6 Mayıs 2015 Çarşamba

Uçurtmanın Günlüğü

En büyük korkusu ne olur insanın? Acılar büyütür sanırız küçücük bedenlerimizi… Sahiden acılar mı yüreğimize dokunan, yoksa yalınayak yürüdüğümüz sokaklar mı engebe dolu? Kalbim kendi kanımda boğulurken sorguluyorum seni, kendimi… Bize az biçilen bir ömrün seceresini tutuyorum kendimce. Haddim olmayarak inkar ediyorum, haksızlık diyorum, yalan diyorum üstüne bir de bütün bildiğim doğrulardan vazgeçiyorum. Ben kayboluyorum bir anda. Ne sen de, ne de sensizlikte…  Sadece anılar fazla acımasız davranıyor bugünlerde…
  Evet seninle gezdiğimiz, dolaştığımız her yerden şikayetçiyim açıkçası… Bilmek istediklerim söylemek istediklerimden fazlayken kaybettim ya seni… Hiçbir şey mümkün kılınmıyor kafamda. Senden öğrenmek istediğim daha çok şey vardı, seninle görmek istediğim yerler… Bir anda bir çizgi çekildi aramıza sanki, duvar örüldü derler ya o misal. Ben elimin her çizgisini incelerken senden izler arıyorum halbuki. Eline aldığın elimi… Seninle birlikte kaybettiğim her şeyi şimdilerde sitemle anıyorum. Sakın güçsüz kaldığımı sanma. Sadece bıraktığın gibiyim işte duygusal ve kolayca ağlayan. Senden sonra büyüyemediğim için üzgünüm. Omzumun gerisinden baktığımda seni görmeye alışıktım ben. Böyle büyümek zorunda olmamalı insan. Böylesi kederlere itilmemeli. Ama elden ne gelir diyeceksin hatta “ayaklarınızın üzerinde durun” belki… Ayaktayım, tıpkı senin yaptığın gibi… Tek yapabildiğim olmamı istediğin gibi olmaya çalışmak. Ve tek gerçek var düşündüğüm: Bir savaşın içindeydik biz, sonu belli olmayan bir savaşın ve sen istemeden gittin… Kalbim paramparça olsa da seni andığım her duada, bil isterim, hiçbir zaman doyamadım sana. Kızdığım, gücendiğim zamanlarda bile… Ben Tanrının çok şükür dedirtemediklerindenim belki kim bilir?
  Şimdilerde küçücük bir hayatın nasıl büyük boşluklarla çalkalanabileceğini ve bu büyük boşluklara eşdeğer hiçbir şeyin olmadığını görüyorum. En acısı da seni hiç duymayacak olan birisine sesini duyurmaya çalışmak. Telefonunu aramak, kokusunu koklamak, varlığını hissetmeye çalışmak ama hiç ulaşamamak… Kolay değil işte bazı anlar. Sinirlenmelerin, siyaseti yeni baştan yazışların, şefkatin, sevgin, en önemlisi herkesi içine alan kocaman kalbin… Bize hiç göstermediğin acınla birlikte oradaydık… Sana yakın, seni anlamadan yaşadığımız bir uzaklıkta… En kötü zamanlarını biliyorum sanırdım, meğer ne uzakmışım sana. Her saniyenin bir anlamı olmalı, her dakikaya bir anı sıkıştırmalı ve her saati son saat gibi yaşamalı. Yaşayamadık… Hep erteledik, hep ertelettik… Sonuçta hep geç kaldık…
  En korktuğum yüzünü esirgemen benden…
  Rüyalar güzeldir ya hani, hep gel, hep görmek isterim seni…
  Yokluğunda ilk kez yazmış oldum sana… Acın, acı acı gösterdi kendini. Yapmam gereken sensiz seni yaşamayı öğrenmemse yapacağım. Sevmekten ve bana öğrettiklerinden vazgeçmeyerek…
  Daha gidilecek çok yolumuz var. Bunu da senden öğrendim, unutma.
  Seni çok seviyorum…

Ayfer ARSLAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder