Hepimizin hayatında vardır imkansız bir aşk... Nasıl sonuçlanır bilinmez; ama kaçmak isteriz kimi zaman... Onun sesinin ya da silüetinin bulunmadığı her yer ev olur bize... Çünkü...
Sokakta gördüğümüz herhangi biri...
Burnumuza gelen parfüm kokusu...
Ya da...
Sizi dikkatle süzen biri...
Hep onu hatırlatmaktadır.. Katlanmak zorundasınızdır.. Fakat "kader" bile aleyhinize işlemektedir.. Olmayan birini, oluşan talihsizliklerde aramaktır aşk belki de... Öyle teselli edersiniz kendinizi..
Saçını savuran kızdan...
Sigarasını efkarlı bir şekilde tüttüren adamdan...
Uzaklaşmak istersiniz..
Onlar değildir aradıklarınız. "O"dur! Olmayandır! Gelmeyendir! Sizi sevmeyendir! Belki de en değerliniz olduğunu bile bile size ait olmayandır...
Elinizi sallasanız ellisidr... Yüzü de gelse mutlu olmadığınızı görmektir aşk... Sokağa adım attığınız an "acaba"ları kafanızda oluşturmaktır.. Onda bulduklarınızı başkalarında aramaktır...
Yarım kalmışlıklarımızı, günahlarımızı, yalanlarımızı unutup fark etmeden; olmayacağını, gelmeyeceğini bile bile onu aramaktır...
Halbuki ayrılmışsınızdır.. Fakat sizi kıran, onurunuzu hiçe sayan adamdan yine yalan beklersiniz... "Aslında ben sadece..." diye başlayan ve göz açıp kapayıncaya kadar ki o süreçte kendinizi onun kollarında bulmak hissiyatını barındırırsınız içten içe... Olmaz... Gelmez...
Bu yüzdendir ki kaybettiğiniz gurura inat yine de...
Bir ses...
Bir koku...
Bir bakış...
O özlemi kondurur yüreğinize.. Ilıtır bir anda kalbinizi... İşte şimdi kaçma zamanıdır! Gitmek gereklidir çok uzaklara.. Onu bulmadığınız, aklınıza gelmeyeceği, her yer sizin evinizdir.. Farklı dillerde, hayatlarda ve dahası hayallerde yer edinme zamanı size gelmiştir.
Umutsuzca yüzünüze çarpılan görüntülerden..
Onun saçına benzettiğiniz...
Onun ellerini taşıyan...
Onun gözlerine sahip olan...
Onun sesiyle bağıran, çağıran, şarkı söyleyen...
Ve onun sevgisini bir başkasına gösteren...
Tüm insanlardan kaçma zamanıdır. Zaman aleyhinize işliyor.. Bir daha dönmemecesine, kendinize bir şans vermek için gitmek istediğiniz:
Bir yer var mı bildiğiniz?
Ayfer ARSLAN
Hep onu hatırlatmaktadır.. Katlanmak zorundasınızdır.. Fakat "kader" bile aleyhinize işlemektedir.. Olmayan birini, oluşan talihsizliklerde aramaktır aşk belki de... Öyle teselli edersiniz kendinizi..
Saçını savuran kızdan...
Sigarasını efkarlı bir şekilde tüttüren adamdan...
Uzaklaşmak istersiniz..
Onlar değildir aradıklarınız. "O"dur! Olmayandır! Gelmeyendir! Sizi sevmeyendir! Belki de en değerliniz olduğunu bile bile size ait olmayandır...
Elinizi sallasanız ellisidr... Yüzü de gelse mutlu olmadığınızı görmektir aşk... Sokağa adım attığınız an "acaba"ları kafanızda oluşturmaktır.. Onda bulduklarınızı başkalarında aramaktır...
Yarım kalmışlıklarımızı, günahlarımızı, yalanlarımızı unutup fark etmeden; olmayacağını, gelmeyeceğini bile bile onu aramaktır...
Halbuki ayrılmışsınızdır.. Fakat sizi kıran, onurunuzu hiçe sayan adamdan yine yalan beklersiniz... "Aslında ben sadece..." diye başlayan ve göz açıp kapayıncaya kadar ki o süreçte kendinizi onun kollarında bulmak hissiyatını barındırırsınız içten içe... Olmaz... Gelmez...
Bu yüzdendir ki kaybettiğiniz gurura inat yine de...
Bir ses...
Bir koku...
Bir bakış...
O özlemi kondurur yüreğinize.. Ilıtır bir anda kalbinizi... İşte şimdi kaçma zamanıdır! Gitmek gereklidir çok uzaklara.. Onu bulmadığınız, aklınıza gelmeyeceği, her yer sizin evinizdir.. Farklı dillerde, hayatlarda ve dahası hayallerde yer edinme zamanı size gelmiştir.
Umutsuzca yüzünüze çarpılan görüntülerden..
Onun saçına benzettiğiniz...
Onun ellerini taşıyan...
Onun gözlerine sahip olan...
Onun sesiyle bağıran, çağıran, şarkı söyleyen...
Ve onun sevgisini bir başkasına gösteren...
Tüm insanlardan kaçma zamanıdır. Zaman aleyhinize işliyor.. Bir daha dönmemecesine, kendinize bir şans vermek için gitmek istediğiniz:
Bir yer var mı bildiğiniz?
Ayfer ARSLAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder